Bursa’da, sosyal medya aracılığıyla tanıştığı Firuz Naobi’nin evine giden E.T., burada Naobi ile birlikte bulunan üç arkadaşının defalarca cinsel istismarına maruz kaldı. Bu korkunç olayın ardından, genç kızın mahallesindeki insanların onu tanımaması için erkek kıyafetleri giydirilerek 200 lira verilerek evine gönderildi. E.T.’nin cesurca yaptığı şikayet sonucunda, suçlamalarla yüzleşen sanıklar hakkında dava süreci başlatıldı. Uzun bir yargılama sürecinin ardından, mahkeme sonuçlandı ve bu vahim olayla ilgili karar verildi. Bu davanın sonuçları, hem toplumda büyük bir infial yaratırken hem de cinsel istismar konusundaki algıları bir kez daha sorgulamaya açtı. Peki, bu dava ile birlikte cinsel istismar mağdurlarının sesi ne ölçüde duyulabilecek? Toplumun bu konuda nasıl bir farkındalık yaratması gerekiyor?
Bursa’da yaşayan 16 yaşındaki E.T., 2023 Kasım ayında sosyal medya aracılığıyla tanıştığı 20 yaşındaki Firuz Naobi ile buluştu. Buluşmada birlikte vakit geçirip yemek yiyen ikili, daha sonra Naobi’nin daveti üzerine Kestel ilçesindeki eve gittiler. Evde, Naobi’nin arkadaşları Naser Ahmed Azizi, Samet Ali Nazeri (21) ve Sufi Pivani (21) de bulunuyordu. Bir süre sohbet ettikten sonra, E.T. uyumak için bir odaya geçti. Ancak iddialara göre, E.T., burada Firuz Naobi ve üç arkadaşı tarafından elleri ve ayaklarından tutulup etkisiz hale getirildi. Savunmasız kalan genç kız, defalarca cinsel istismara uğradı. Bu olay, gençlerin sosyal medyada tanıştıkları kişilerle yüz yüze görüşmelerinin yaratabileceği tehlikeleri bir kez daha gözler önüne sererken, cinsel istismara karşı toplumsal farkındalığın ve duyarlılığın artırılması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Mağdurların seslerinin daha yüksek duyulması, adaletin sağlanması ve bu tür olayların önlenmesi için hepimize büyük görevler düşüyor.
Geçmişte yaşanan korkunç bir olayda, şüphelilerin mağdur E.T.’yi tanınmaması için erkek kıyafeti giydirdikleri ve ardından 200 lira vererek evine gönderdikleri ortaya çıktı. Mağdurun, “Yaşadıklarını birine anlatırsan sana daha kötüsünü yaparız” şeklinde tehdit edildiği de belirtildi. Bu tehditlere rağmen E.T., yaşadığı travmatik durumu ailesiyle paylaşmaktan çekinmedi. Ailesinin vakit kaybetmeden yetkililere yaptığı şikayet üzerine, şüpheliler gözaltına alındı. Emniyetteki sorguları tamamlanan 4 kişi, mahkeme kararıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu olay, toplumda ciddi bir yankı uyandırırken, mağdurların sessiz kalmamaları gerektiğine dair farkındalık yaratma ihtiyacını bir kez daha gözler önüne serdi.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen kapsamlı soruşturmanın ardından, 4 sanık hakkında açılan davada yargılama süreci başladı. Bursa 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında, mağdur E.T. yaşadıklarını, pedagog eşliğinde anlattı. E.T.’nin verdiği ifadeye göre olaylar şöyle gelişti:
Geçtiğimiz ekim ayında sosyal medya aracılığıyla Firuz isimli bir kişiyle tanışan E.T., kasım ayında onunla buluşmaya karar verdi. Buluşma günü birlikte keyifli vakit geçirip, yemek yedikten sonra Firuz, E.T.’yi evine davet etti. E.T., burada karşılaştığı üç yabancı kişiyi Firuz’un arkadaşları olarak öğrendi ancak bu durumdan başlangıçta herhangi bir rahatsızlık duymadı. Sohbetin ardından, kendini iyi hissetmediği için odaya çekilen E.T., bu sırada Firuz ve üç arkadaşının zorla odaya girdiklerini anlattı. Ellerini ve kollarını bir anda tutan zanlılar, E.T.’yi yatağa uzatarak tüm gece boyunca cinsel istismarda bulundular. E.T., yalvarmalarına rağmen bu dehşet verici saldırının durmadığını ve en çok istismarı erkek arkadaşı Firuz’un gerçekleştirdiğini belirtti.
Sabah olduğunda ise, E.T. tehdit edilerek bir miktar para verilmiş ve evden gönderilmişti. Bu korkunç olayın ardından cesur bir şekilde şikayette bulunan E.T., sanıklardan adalet önünde hesap sorulmasını talep etti.
SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
Tutuklu sanıklardan Naser Ahmed Azizi, mahkemede verdiği ifadede, E.T. ile Firuz ve Samet isimli arkadaşlarının isteği üzerine cinsel ilişkiye girdiğini iddia etti. Ancak Firuz Naobi ise suçlamaları reddederek, gece boyunca evlerinde kalan E.T.’yi sabah mahallede tanınmaması için erkek kıyafeti giydirip, taksi parası olarak da 200 lira verdiğini söyledi. Firuz, E.T.’nin evden ayrılırken rızası dahilinde bu şekilde gönderildiğini savundu.
Diğer sanıklardan Sufi Pivani’nin avukatı Münevver Bilir ise müvekkilinin olayla hiçbir bağlantısı olmadığını belirtti. Avukat, “Müvekkilimin DNA’sı olay yerinde bulunmadı. Mağdurun ifadesi dışında suçlamayı destekleyecek başka hiçbir delil yoktur. Ayrıca mağdurun beyanları, olayın net tarihini ortaya koymada yetersizdir. Olası suç tarihlerine bakıldığında müvekkilime ait baz istasyonu verileri, kendisinin olay anında farklı bir yerde olduğunu kanıtlamaktadır. Ayrıca mağdurun diğer mahkemelerde verdiği beyanlar, suçun işlendiği iddia edilen tarihlerde ailesiyle birlikte evde olduğunu göstermektedir.” şeklinde savunma yaptı.
Mahkeme, uzun süredir devam eden yargılama sürecinde nihai kararını verdi. Davanın karar aşamasına gelmesiyle birlikte, sanıklara yönelik cezalar da açıklandı. Mahkeme heyeti, mağdur E.T. ile defalarca cinsel ilişkiye giren Firuz Naobi ve Nazeri’nin, suçu “zincirleme” olarak işlediklerini belirledi. Bu nedenle, sanıklar “Çocuğun cinsel istismarı” suçundan 40 yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırılırken, “Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan da 12 yıl ek ceza alarak toplamda 52 yıl 6’şar ay hapis cezasına mahkum edildi.
Diğer yandan, E.T. ile bir kez ilişkiye girdikleri iddia edilen ancak olay yerinde DNA’larına rastlanmayan Sufi Pivani ve Naser Ahmed Azizi de mahkeme tarafından ağır cezalara çarptırıldı. Yargıtay’ın, “Cinsel istismar olaylarında, bir kişinin eylemi sırasında diğer sanığın olay yerinde bulunması, hem kendi eyleminden hem de yanında olduğu kişinin eyleminden sorumlu tutulmasına neden olur” şeklindeki içtihadına dayanarak, bu iki sanığa da “Çocuğun cinsel istismarı” suçundan 36’şar yıl hapis cezası verildi.
KARAR ÇIKTI
Davanın son aşamasında, mahkeme sanıklara yönelik kesin kararını açıklayarak, ağır cezalara hükmetti. Sanıklar, “Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan 12’şer yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Mahkeme, sanıkların işledikleri suçların zincirleme niteliği taşıdığına hükmederek, bu kapsamda her birine yüksek miktarda hapis cezası verdi. Kararın açıklanmasının ardından mahkeme heyeti, sanıkların davranışlarının “iyi hal” olarak değerlendirilemeyeceğini belirtti ve herhangi bir ceza indirimi uygulanmamasına karar verdi.